Ana içeriğe atla

Ruhsuz Olan Koyunu Şeytan Kapar !

Arkadaşım Şeytan
// Arkadaşım Seytan
 dünyadaki bütün savaşların , açlığın , hırsızlıkların , kötülüklerin nedeni şeytan mı ? şeytan olmasaydı bütün dünyayı mutluluk vs. mi kaplardı ? İkimizde cevapı biliyoruz , hayır !

 suçlu kim o zaman , yada ortada bir suçlu var mı ? teist iseniz - tanrıya ve kitapa ve saireye inanıyorsanız - şeytan şıkkı size her zaman mantıklı gelecektir lakin başlı başına şeytanı suçlamak budalalık .

 şeytan uyuya kaldı bir gün . Rüzgar sert esti . üç tüy düştü şeytandan . birisi paraya yapıştı , diğeri mevkiye , öteki ihtirasa . o günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı . [1]

 bu üçlünün başını "para" çekiyor , parayla her istediğiniz alınabilir mi ? tabiki de evet - bir şey hariç bekleyin- , şaşırdınız mı ? size ucuz merdiven altı kültür  dergisi edebiyatı yapıp "sevgi , saygı , aşk hehehe" diyebilirdim ama demeyeceğim , bir insan parayla her şey alınamaz diyorsa büyük ihtimalle yeterince paraya sahip değildir lakin bir şey hariç "RUH" .

“insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır.” Albert Camus

 şeytanın işine devam ettiğini - bildiğiniz üzere kendisi emekli oldu , geçen bankadan emekli maaşını çekip karı kızla yiyordu , şahitlerim var - ve yeterince ruha sahip olduğunda tanrıya kafa tutacağı bir evren varsayalım , bir gün dünyaya gelsin ve kendine farklı ruhlar arasın .[2]

 bizim sanatçı kardeşimiz ise sanatının değer görmediğini düşünüp ne isterse yapacağını lakin sanatının değer görmesini koşulunu eklesin ve o esnada birden gelsin şeytan , ruhu karşılığında herşeyi yapabileceğini ifade etsin .

 şimdi bir sanatçı ruhsuz olabilirmi ? olamaz , sadece müzik olarak bakmayın , edebiyat resim sinema hepsi birer sanat . şimdi kendinize/kendimize bakalım , bir ruha sahip miyiz ?

 monotonlaşmaya ve aynılaşmaya başladık - bir nevi ruhsuzlaştık - farklı bir ruha sahip olmalıyız sanatçı olmalıyız ki şeytanın bu üçlüsüne aldanmayalım . sanatçı olamıyorsak bile ona karşı sevgi besleyen olmalıyız .

 farklı olup olmadığınız hakkında bir düşünce şekillenmeye başladı değil mi aklınızda ? eğer başladı ise neitzsche'ye göre bu düşünceye sahip olduğumuz ve bunun hakkında kafa yorduğumuz için biz farklıyız .

 farklı olmak çoğu zaman zor ve katlanılmaz olacaktır sizler ve benim için fakat unutmamak gerekir ki farklılık ve sanat bizi daha zor "üç başlı yemi olan oltaya" çekecektir . şimdiden söylüyorum farklı olmak aykırılaşmak ve yalnızlaşmak demek değildir .

  çoğumuz kendi olmanın ne olduğunun farkında bile değil . birçok insan dönüp sormuyor kendine ben kimim diye . dayatılan hayatı yaşıyor , kendine . kim ne isterse , kimi nasıl memnun edecekse , kim nasıl yanında kalacaksa ... [3]

 kendinizce kalın iyi günler . şeytanın bacağını da kırdık , kulağına kurşunu da döktük , pabuçunu da ters giydirdik ! [4]

[1] : Dostoyevski , kaynak ( twitter, kaybolmuseyyah )
[2] , [4] : Bu aslında bakarsanız Mazhar Alanson'un oynadığı "Arkadaşım Şeytan" filminin konusu ( Arkadaşım Şeytan , Atıf Yılmaz , 1988 ) . Deyimler ise filmde şeytana yapılan işkenceler , izleyin , izletin .
[3] : Neitzsche

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı ve gzel bir kaleminiz var. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler yazımı beğenmenize sevindim ayrıca diğer yazılardan haberdar olmak için blogu takip edebilir yada abone olabilirsiniz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kim Ulan Bu Bedbin ?

bedbin kimdir ?   bedbin  benim bu mekanın sahibi ve blog yazar aday adayı , uzun süren deneme yanılmalardan sonra burada uzun zaman sonra bu blogtayım , hepinize merhabalar .  kısa bir süre önce açtım bu blogu ve önceki tecrübelerimden öğrendiğim kadarıyla önemli olan devamlılık bu yüzden hafta da bir düzenli olarak yazı yazmaya çalışıyorum aslına bakarsanız önceki blogum daha fazla ziyaretçi sayısına sahipti ama dile getirmek istediklerimi dile getirmekte oldukça zorlanıyordum   dizi film blogu mda -eski blogum- isteğim şeyleri yazmak konu bütünlüğünü bozduğundan pek mantıklı gelmiyordu benim için ve eski blogum deneme yanılmalar yüzünden karışık bir durumdaydı bende elime farklı bir kalem almayı seçtim, yeni bir mecra, olması gereken fikirler, sadece bedbin var, olması gerektiği yerde yazı yazmak neden bir ihtiyaçtır ?  peki ben niye en başında başladım bu işe b.k mu da vardı başladım yazı yazmaya, her ne kadar yaptığınız/yapmak istediğiniz iş farklı olsa da yazı yazm

Tutunamayanlar Dizisi Tutunabilir Mi ?

Tutunamayanlar Dizisi Konusu  merdiven altı edebiyatı, işsiz genç nesil, çarpık üniversiteleşme, geçim sıkıntısı , dolandırıcılık, toplum baskısı... bu konulardan birini hiç televizyonda gördünüz mü? bu konuları devleti - hükümeti demek daha mantıklı olur - övmekten başka amacı olmayan ulusal bir kanalda hiç gördünüz mü peki?  ne gariptir ki ben gördüm ve her hafta 70 dakika - ortalama - görmeye de devam ediyorum bu yüzden herşeyden bağımsız olarak teprik etmem gerek " tutanamayanlar " dizisini.   hafif absürtlük düzeyiyle , kabul edilebilecek uzunluğuyla, güzel hikayesiyle yeni bir dizi doğdu hemde trt'de - trt 1'de doğması bile bence başlı başına bir absürtlük sebepi -. umarım kanal istanbul ile alakalı bir espri yapmazlar yoksa diğer örneklerde olduğu gibi fişi çekilir maazallah daha yeni alışmaya başladık böyle güzel dizilere . tutunamayanlar dizisi konusu  tutunamayanlar dizisinin ilk bölümü ana karakterimizin iş bulmasıyla daha doğrusu bulamamasıy